Çamlıhemşin’in Habak köyünden başlayıp Amokta (Şenköy) hudutlarına kadar uzanan bölgede, eski çayırlık alanların birinci dereceden SİT alanı statüsünün 3’e düşürülmesi ve bu alanların yapılaşmaya açılması yansılara yol açıyor.
Fırtına Vadis,, 1998’den bu yana HES’ler, taş ocakları, Yeşil Yol projesi, denetimsiz yapılaşma, tüneller ve TOKİ’nin Ayder’i dönüştürmesi üzere birçok meseleyle karşı karşıya. Lakin bu kere alınacak karar, daha evvel yapılaşmaya açılmamış değerli bir doğal alanı kapsıyor. Anıt ağaçlar, doğal yaşlı ormanlar, eski patikalar ve yayla yolları bulunan bu bakir bölgenin imara açılması, vadililerin büyük reaksiyonunu çekti. Yaklaşık 200 kişi, hususla ilgili yürütmeyi durdurma davası açtı. Vadililer, daha evvel HES ile ilgili Danıştay 6. Dairesi’nin “Üstün kamu faydası, etrafın korunmasıdır” kararını hatırlatarak, tabiatlarının korunması için uğraş ediyor.
Rize’nin Çamlıhemşin’in köylerinde yaşayanlar, Fırtına Vadisi’nin kritik bir gününde vadilerine sahip çıkmak için Perşembe günü bir ortaya geldi. Pazar, Ardeşen, Fındıklı, Hopa ve Arhavi’den gelen ekolojist kümeler ve bireyler de aksiyona dayanak verdi.
Konuyla ilgili basın açıklamasında konuşan dava avukatlarından Yakup Okumuşoğlu, şöyle konuştu:
“Bir vadi düşünün. Yüzlerce yıldır kısımlarının altında kaç hayatların soluklandığı yaşlı ormanlar, sabah sisleriyle örtülen alüvyonal topraklar, dağlardan kopup gelen berrak dereler… Fırtına Vadisi, bu toprakların kalbi, bu coğrafyanın ruhu. Ancak artık, bu ruhu yok etmek isteyen bir el uzanıyor vadinin yeşiline. Birileri, tabiatın her köşesinde yankılanan o sessiz armoniyi bozmak istiyor. Yeşilin yerine griyi, ormanların yerine betonu, sisin yerine soğuk duvarları koymak için adım adım ilerliyorlar. Vadinin kalbinde, 1. derece sit alanı statüsündeki bu kutsal topraklar 3. dereceye düşürüldü.
Peki, kim verdi bu kararı? Yani tabiatın bu eşsiz mirasını betona boğmak için bürokrasiyi kimler tetikledi? Kimler uçuyor helikopterlerle bu vadinin üzerinden? Bu cennet köşeyi kimler gözüne kestirdi? Fırtına Vadisi’ni otellerle, yollarla, binalarla boğmak isteyen kim? Vadi de her ağaç, her su damlası, her rüzgâr, hayatın sesi meğer. Bu sesi susturmak isteyenler kimler? Kimler için bu vadinin müdafaa statüsünü düşürüp vadinin en kıymetli ve görkemli alanlarını yapılaşmaya açmak istiyorlar.”
Verilecek olan olumsuz bir kararın, geri dönüşü olmayan ziyanlara neden olacağının altını çizen Okumuşoğlu, “Bizler, yaklaşık 200 kişi bunlara ve bu karara karşı çıktık ve dava açtık. Çünkü Fırtına Vadisi sadece bugünün beşerlerine ilişkin değil. Bu vadi, bizden sonrakilere de bırakılacak en büyük miras. Bu dava da sadece bir toprak modülü için değil. Bu dava, çocuklarımızın geleceği, bizim bu vadiye, bu dünyaya olan borcumuz için. Fırtına Vadisi’ni Fırtına yapan pahaları, o doğal yaşlı ormanları, dağların derin sessizliğini, derelerin berrak akışını savunmaz isek kendi kendimize ihanet etmiş olacağız zira. Zira şayet bugün sessiz kalırsak, yarın bu vadide yankılanan tek sesin beton duvarların soğuk yankısı olacağını biliyoruz” dedi. Basın açıklamasının akabinde dava keşif heyeti, avukatlar ve halk, derecesi düşürülen alanları görmek ve durum tespiti için, alandan ayrıldı.
