İmamoğlu’nun açıklaması şöyle:
“Aziz Milletim,
Terör örgütü PKK’nın kendisini feshedip, silah bırakma kararı almış olduğunu öğrendim. Geride kalan kırk sene boyunca gençlerimizin, Türk ve Kürt on binlerce vatandaşımızın hayatına mal olan, kaynaklarımızı kurutan bir periyodun nihayet kapanıyor olmasına ülkem ismine çok sevindim.
Artık konuşmanın, diyalogun, siyasetin, işe koyulmanın vaktidir. O berbat günlere bir daha geri dönmemek için hem içeride hem dışarıda yapmamız gerekenler vardır.
Fesih ve silah bırakma sürecinin meselesiz tamamlanmasından, vatandaşlarımızın Türkiye Cumhuriyeti’nin eşit mensupları olmaktan kaynaklanan haklarının tanınmasını sağlamaya kadar uzanan geniş bir alanda yasal düzenlemeler yapmamız, toplumsal ve ruhsal alanlarda adımlar atmamız, kapsamlı siyasi ve türel ıslahatlar gerçekleştirmemiz, Doğu ve Güneydoğu Anadolu bölgelerimizde büyük bir kalkınma atılımına girişmemiz gerekmektedir.
Böylesine büyük ve değerli bir süreç, iktidarın yapmaya çalıştığı üzere az sayıdaki siyasetçinin kapalı kapılar arkasında yapacağı görüşmelerle, toplumun takviyesi ve onayı alınmadan, uzmanlar dahil edilmeden, söz ve örgütlenme özgürlüğü üzere minimum demokratik kaideler olmadan yürütülemez. Tekrar, böylesine büyük ve kıymetli bir süreç; günü kurtarmayı ve seçim kazanmayı temel alan, kısa vadeli ve problemin bölgesel boyutunu ihmal eden bir perspektifle muvaffakiyete ulaştırılamaz.
Aksine, bu büyük ve kıymetli sürecin gereğini bihakkın yerine getirebilmek için; şeffaflığa, Meclis yerini güçlendirilmesine, kapsayıcılığa, özgürlük ve demokrasi iklimine, uzun vadeli ve bölgesel bir perspektife muhtaçlığımız vardır.
Kırk yıldır kahrını çektiğimiz sıkıntının nüksetmemesi için, başta şehit ve gazi ailelerimiz olmak üzere acıların yaşandığı tüm ailelerin hassasiyetle dinlenmesi, sürece dair aydınlatılmaları ve helalliklerinin alınması büyük bir kıymet arz etmektedir. Ulusal güvenliği ilgilendiren hassas kısımları hariç olmak üzere, sürecin bütün boyutlarının kamuoyunca bilinir ve şeffaf olması, milletin sürece ortak edilmesi, farklı kanaatlere, sivil toplumun ve ilgili uzmanların tekliflerine kulak verilmesi, herkesin kelamını söylemesine müsaade verecek bir siyasi atmosferin ve hukuk tertibinin oluşması elzemdir.
Bu çerçevede, süreci salimen tamamına erdirebilmek üzere, TBMM’de bir genel görüşme açılması, akabinde da Mecliste temsil olunan bütün partilerin katıldığı bir kurul oluşturularak mevzunun ele alınması gerekmektedir.
Sevgili Vatandaşlarım,
Ülkemize ve milletimize büyük kahırlar yaşatan bir periyodun sona eriyor olmasına ne kadar sevinesek az. Öte yandan, şunun da idrakinde olmamız lazım: Kırk yıldır büyük acılara yol açan bu sorunun bir geçmişi ve bir kısmı devletimizin yanlış uygulamalarından kaynaklanan esaslı sebepleri var.
Kürt vatandaşlarımızın kendilerini Cumhuriyetimizin eşit vatandaşları olarak hissetmelerini sağlayamamış, sonlarımızın haricindeki Kürtlere güvenlik perspektifiyle bakmış olmamız bu sebeplerin başta gelenleri.
Ülkemizin bu en esaslı problemini bir daha nüksetmeyecek biçimde çözebilmemiz için Türkiye Cumhuriyeti’nin bütün fertlerini eşit hak sahibi vatandaşlar, Cumhuriyetimizin eşit hissedarları, vatandaşımız olmayan Kürtleri de kardeşlerimiz kılmamız gerekiyor. Kürt vatandaşlarımızı herkesle eşit hissettirebilir, vatandaşımız olmayan Kürtleri kardeşlerimiz kılabilirsek, problemimizi çözmekle kalmaz, ülkemizi gerçek manasıyla bölgenin büyük gücü, Ortadoğu’nun kutup yıldızı haline getirebiliriz.
Cumhuriyet’in eşit yurttaşları ve vatandaşımızın eşit hissedarları olarak kendimizi inançta ve hak sahibi hissetmemiz, yalnızca adaletin gereği değil, Cumhuriyetimizin sürdürülebilirliği ve demokrasimizin derinleşmesi açısından da tarihi bir zorunluluktur. Bu prensipler bizi birlikte millet yapan; ortak vatan, ortak mukadderat, ortak gelecek ülküsünde birleştiren en güçlü temel olacaktır.
Türkiye’min hoş insanları,
Ülkemizin hiçbir sorunu tahlilsiz değildir. Sağduyu, feraset, müzakere, akıl, bilim ve en değerlisi cumhuriyet, demokrasi ve vatan sevgisiyle her sıkıntıya tahlil bulabiliriz.
Yeter ki milletimizi ayrıştırmayalım.
Yeter ki siyasi rakiplerimizi düşmanlaştırmayalım.
Yeter ki hukukun üstünlüğünden ve adaletten sapmayalım.
Yeter ki tüm gücü bir avuç ayrıcalıklı kişinin elinden alıp millete geri verelim.
Ve kâfi ki ortak geleceğimiz olan Cumhuriyetimizin kazanımlarına ve millet egemenliğine sahip çıkalım.
Ay yıldızlı bayrağımız hepimizi altında toplayacak kadar ulu; cennet vatanımız ise tüm yurttaşlarımıza yetecek kadar büyük ve kucaklayıcıdır.
Kürt problemi de dahil ülkemizin bütün esaslı sorunlarını ferasetle, müzakereyle, bilimle, akılla çözmek için çalışmalarımızı sürdürüyoruz. Allah’ın müsaadesiyle birinci seçimde iktidara gelecek ve bütün esaslı sıkıntılarımızı tek tek ele alacağız.
Doğusu, Batısı, Kuzeyi, Güneyiyle bütün vatandaşlara refahı, huzuru, adaleti getireceğiz. Her kimlik ve inançtan insanımızın makbul, muteber ve eşit hissettiği bir ülke olacağız.
Milletimizi içine düşürüldüğü yoksulluk girdabından çıkaracak; çalışan, üreten, kazanan ve adil bir biçimde paylaşan bir sistemi el birliğiyle inşa edeceğiz.
Türk Kürt kardeşçe, barış ve refah içinde yaşayacağımız günler uzak değil.
Ekrem İMAMOĞLU”
Ayrıntılar geliyor…
