SP Genel Başkanı Mahmut Arıkan, partisinin Diyarbakır 8’inci Olağan Vilayet Kongresi’ne katılmak üzere kente geldi.
Selahaddin Eyyubi Camii ve Külliyesi İhsan Arslan Konferans Salonu’nda gerçekleşen kongrede vilayet başkanlığına yine Abdurrahman Ergin atandı.
Burada konuşma yapan Arıkan, ‘Terörsüz Türkiye’ süreciyle ilgili açıklamalarda bulundu.
“DESTEKLEMEYE DEVAM EDECEĞİZ”
Saadet Partisi’nin, akan kanı durduracak, şiddete son verecek, siyasetin alanını genişletecek, hak ve özgürlükler üzerindeki kısıtlamaların kalkmasına vesile olacak, lisanın, kimliğin, kültürün, inancın ve fikrin kendisini tabir etmesine en uygun yeri hazırlayacak, barış, huzur ve kardeşlik iklimini tesis edecek, tüm bunları gücün keyfiliğine bırakmayıp hukuk ile şekillendirecek her samimi adımı, herkesten daha fazla desteklemekte olduğunu ve desteklemeye devam edeceğini belirten Arıkan şunları söyledi:
“Gelinen noktada örgütün silah bırakmasını ve kendini feshetmesini olumlu bir gelişme olarak görüyoruz. Fakat bölgemizde yaşanan gelişmelere baktığımızda bunu kâfi bulmuyoruz. Soykırımcı İsrail, Gazze’yi, Batı Şeria’yı, Lübnan’ı vururken, işgalci İsrail ordusu, Suriye topraklarında piknik yaparken, terörist İsrail, İran’ı bir iç karışıklığa sürüklemeye çalışırken Türk, Kürt, Arap, Farisi ve bölgenin tüm halkları, hepimizin birbirimizi el üstünde tutması gerekiyor. Bugün Türkiye’de Pir Said’in, Said-i Nursi’nin, Seyit Rıza’nın mezar yerleri hala bilinmiyor. Mezarlardan bile korkan bir yaklaşımla, yeni bir gelecek inşa edemeyiz. Buradan açık ve net bir davette bulunuyorum; devlet artık bu ayıba son vermelidir. Pir Said’in, Said-i Nursi’nin ve Seyit Rıza’nın mezar yerleri açıklanmalıdır”
“İRAN HALKINA SABIR VE BAŞSAĞLIĞI DİLİYORUM”
ABD’nin İran’a yaptığı taarruzla ilgili olarak İran halkına başsağlığı dileklerini ilettiğini söyleyen Arıkan konuşmasını şöyle sürdürdü:
“Malumlarınız, hareketli bir gece yaşadık. Öncelikle global çetenin baş aktörü ABD’nin İran’a yönelik, İran’ın nükleer tesislerine dönük taarruzlarını lanetliyorum. Sıkıntının ne nükleer tesis ne barış ne demokrasi ne de İran olmadığını biliyoruz. Maksat; özgür iradeleri susturmak, pakların sesini kısmak, coğrafyamızı teslim almaktır. Biz bu kirli planları görüyoruz. Biz bu tezgahların farkındayız. Bu vesileyle dost ve kardeş İran halkına başsağlığı ve sabır diliyor, siyonist İsrail’i bir sefer daha lanetliyor, hukuku ayaklar altına alan bu ataklarını kınıyorum. İran halkının ortaya koyduğu direnişi son derece değerli buluyoruz. İşgalci bir rejime karşı onurlu bir direnişi görmezden gelemeyiz. Bu nedenle buradan, tüm dünya kamuoyuna davetimizdir; kimse bu tabloya ‘İran meselesi’ olarak bakmasın“
