Cumhur İttifakı CHP’nin iktidara yürüdüğünü biliyor.
İktidar, 31 Mart 2024 yerel seçimlerinde aldığı ağır hezimetle bu gerçeği gördü.
O günden bu yana CHP’nin iktidar yürüyüşünü engellemek için her yola başvuruyor.
Önce Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan’ın en güçlü rakibi olan İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanı ve CHP’nin cumhurbaşkanı adayı Ekrem İmamoğlu’nun üniversite diploması iptal edildi.
Ertesi gün İmamoğlu tutuklanıp cezaevine konuldu.
Ardından İstanbul’un CHP’li birçok ilçe belediye başkanı ve üst düzey bürokratları tutuklandı ve cezaevine gönderildi.
Bununla da yetinilmedi; Özgür Özel’in CHP Genel Başkanı seçildiği 38. CHP Kurultayı’nın tüm sonuçlarıyla iptal edilmesi için dava açıldı.
Bu davanın birinci duruşması bugün yapılacak.
Mahkeme davayı erteleyecek mi, bir karar verecek mi bugün aşikâr olacak.
Bu davanın tüzel olmaktan çok siyasi olduğu açık.
İktidarın hedefi CHP içinde çatışma çıkarmak ve partinin bölünmesini sağlamak.
Bunu görmek için siyaset bilimci olmaya gerek yok.
Gerçek apaçık ortada.
İktidar CHP’yi bölüp zayıflatarak, iç çatışmaya sürükleyerek, önümüzdeki seçimlerde Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın yine aday olmasını ve seçilmesini hedefliyor.
Bunun önündeki en büyük engel birinci parti pozisyonundaki CHP.
Bu nedenle öncelikli amacı CHP’yi karıştırmak, ana muhalefet vazifesini hakkıyla yerine getirmesine pürüz olmak.
Diğer maksadı ise DEM Parti’nin vereceği takviyeyle anayasayı değiştirmek.
Anayasanın bir kişinin en fazla iki kere cumhurbaşkanı olabileceği kararını taşıyan 101. hususunu kaldırmak. Yahut süreksiz bir kararla Erdoğan’a adaylık yolunu açmak.
İktidarın Meclis’te bunu sağlayacak çoğunluğu yok. Bu nedenle DEM Parti’nin takviyesini almak zorunda. Bunu bildiği için DEM Parti’yle yakınlaştı.
“Terörsüz Türkiye” projesiyle DEM Parti’yi iktidar saflarına çekmeyi planladı.
İktidarın kendisine olan ihtiyacını gören DEM Parti de anayasada kendi istedikleri değişikleri gündeme getirdi.
Anayasa’nın 42. hususuna anadilde eğitim kararını koymak, vatandaşlığı tanımlayan 66. unsurundaki “Türk” tarifi yerine “Türkiye Cumhuriyeti vatandaşı” kararını getirmek üzere.
İktidarın laiklik prensibini de fiilen art plana attığı düşünülürse AK Parti-MHP-DEM Parti ittifakı, Anayasa’nın birinci dört hususuna dokunmasalar bile öbür hususları Türkiye Cumhuriyeti’nin temel niteliklerini değiştirecek düzenlemeler yapabilirler.
İşte iktidarın iç hengameye tutuşması, bölünmesi için atılım üstüne atak yaptığı CHP bu gerçekleri bilerek hareket etmeli.
İktidarın ekmeğine yağ sürecek ataklardan kaçınmalı.
İktidarın önüne koyduğu kurultay iptaline ait süreci de birlik, beraberlik içinde, parçalanmadan aşmalı.
İktidarın bu ataklarına verilecek en yeterli cevap CHP’nin birlik ve bütünlüğünü güçlendirmektir.
Parti içi çatışma tuzağına düşmemektir.
Bu konuda CHP Lideri Özgür Özel’e, bir evvelki Genel Lider Kemal Kılıçdaroğlu’na ve CHP’nin cumhurbaşkanı adayı Ekrem İmamoğlu’na büyük sorumluluk düşüyor.
Bu süreci dayanışma içinde birlikte aşmaları Türkiye’nin geleceği için büyük değer taşıyor.