Türkiye’de bir kurucu önderlikten kelam edilecekse, o önderlik CHP’dir.
Atatürk’ün liderliğinde Türkiye Cumhuriyeti’ni kuran partidir CHP.
Kurucu önderlik olmanın sorumluluğu da CHP’nin üzerindedir.
Atatürk’ün liderliğinde laik, ulus ve üniter devlet olarak kurulan Türkiye Cumhuriyeti, İsmet İnönü’nün liderliğinde de yeniden CHP tarafından demokrasiyle taçlandırılmıştır.
Bu nedenle cumhuriyetin temel niteliklerini, Atatürk unsur ve ihtilallerini korumak, zedelenmesini, değiştirilmesini önlemek de öncelikle CHP’nin misyonudur.
Bu vazife ebette demokrasiyle, laiklik prensibiyle, üniter, ulus devletle sorunu olmayan başka siyasi partilere de düşer.
Demokratik, laik, üniter, ulus devlet nitelikleri yahut hukukun üstünlüğü prensibinden biri ziyan görürse ortada Atatürk’ün kurduğu cumhuriyet de kalmaz.
Bu bakımdan iktidarın başlattığı ve “terörsüz Türkiye” ismini verdiği bu sürecin nasıl ilerleyeceği ve nereye evrileceği çok kıymetlidir.
Kuşkusuz bu süreci ABD ve İsrail’in Suriye’de başlattığı süreçten başka düşünmek mümkün değildir.
ABD ve İsrail, Esad rejimini devirip Suriye’yi HTŞ ve PKK-YPG eliyle işgal ettiler.
İsrail askerleri Şam’a 20 km mesafade üs kurdu.
İşine geldiği vakit Şam da dahil her yeri vuruyor.
Suriye’yi dizayn ediyor.
Güneyde Durziler İsrail’in muhafazası altında özerklik ilân ettiler.
Kuzeydoğu’da PKK’nın Suriye kolu olan YPG yeniden ABD ve İsrail himayesinde fiilen özerk bir idare oluşturdu.
Şam ve etrafı de El Kaide’nin uzantısı olan HTŞ’nin elinde. Örgütün lideri Ahmet eş-Şara başkanlık koltuğunda oturuyor.
Demokratik, laik bir Suriye’den kelam etmek mümkün değil.
ABD ve İsrail, Suriye’yi böldükten sonra gözlerini İran’a çevirdiler.
Aynı vakitte ABD’nin Ankara Büyükelçisi ve Suriye Özel Temsilcisi Tom Barrack, Türkiye’ye tekliflerde bulunmaya başladı.
Örneğin Türkiye’ye “Osmanlı millet düzeni”ni önerdi.
Atatürk’ün ulus devleti yerine çoklu millet öneriyor.
Terör örgütü PKK’nın kurucusu Abdullah Öcalan yaptığı açıklamalarda Lozan öncesinin temel alınmasından kelam ediyor.
Türkiye’nin Kemalizmi terk etmesi gerektiğini söyleyip İslam devleti olmasını öneren CİA yetkilileri ve ABD’li akademisyenler de olmuştu.
Bu kademede AK Parti-MHP ve DEM Parti Meclis’te “Terörsüz Türkiye Komisyonu” kurulması için harekete geçtiler.
TBMM Başkanı Numan Kurtulmuş CHP başta olmak üzere diğer siyasi parti başkanlarını de ziyaret etti, komiteye üye vermelerini istedi.
CHP üç şart öne sürdü:
Komisyonda partilerin eşit temsil edilmesi.
Komisyon için yasa çıkarılması.
Komisyonun nitelikli çoğunla karar alması.
Birinci ve ikinci önerisi kabul görmedi.
Meclis Başkanı Kurtulmuş partilerin Meclis’teki milletvekili sayısına nazaran komitede temsil edileceklerine karar verdi.
Komisyon için bir yasa teşebbüsü de yapılmadı.
CHP şayet eşit temsil yoksa “komisyon 3’te 2 yahut 5’te 3 çoğunlukla karar vermelidir” şartını öne sürdü.
Henüz bu teklifine de yanıt almış değil.
İYİ Parti kurula üye vermeyeceğini açıkladı.
Bu durumda kurul 48 kişiden oluşacak.
Çoğunluk AK Parti, MHP ve DEM parti ittifakında olacak.
İktidarın yanındaki küçük parti temsilcilerinden iki üye alarak üçte iki çoğunluğu sağlaması güç değil.
Bu şartlarda CHP’nin kurulda figüran durumuna düşürülmesi mümkünlüğü var.
CHP kararını verirken bir yandan terörsüz Türkiye süreciyle bölgemizdeki gelişmelerinin zamanlamasını yeterli düşünmeli başka yandan da iktidarın iç politik amaçlarının tuzağına yakalanan bir parti pozisyonuna düşmemelidir.
