CHP’nin önceki genel başkanı Kemal Kılıçdaroğlu, Suriye Süreksiz İdare güçleri ve HTŞ ögelerinin Suriye’de Alevilerin yaşadığı bölgelere düzenlediği hücumları kınadı. Arapça, İngilizce ve Türkçe olarak üç lisanda ileti paylaşan Kılıçdaroğlu “Lazkiye’de Suriye’nin kadim halklarına yönelik gerçekleştirilen katliamları ve işlenen insanlık hatalarını şiddetle kınıyorum. Herkesin inancını özgürce yaşayabildiği bir sistem, lakin barış ve adaletle mümkündür.” dedi.
Kılıçdaroğl’nun bildirisi şöyle:
“Mübarek Ramazan ayında, İslam ismine konuşanların, “cihat” diyerek Müslüman kanı dökenlerin ve Kur’an-ı Kerim’i yalnızca siyasi hesaplar için kullananların ne kadar tehlikeli oldukları bir kere daha ortaya çıkmıştır.
“KİMLİK TEMELLİ KATLİAM İNSANLIĞI AMAÇ ALIR”
Suriye’de yaşanan kimlik temelli katliamlar sırf bir topluluğu değil, insanlığı maksat almaktadır. Memleketler arası hukukta ve insanlık vicdanında yer bulması mümkün olmayan sivillere yönelik bu hücumların derhal son bulması gerekmektedir.
Kimlikler üzerinden dizayn edilen ayrışmalar, ülkelerin barışını, bütünlüğünü ve istikrarını tehdit etmektedir. Tarih boyunca kimlikler üzerinden yürütülen savaşlar acı, yıkım ve gözyaşı getirmiştir. Geçmişte Avrupa’da yüz yıl süren mezhep çatışmalarının yol açtığı yıkımların acısı hâlâ sürmektedir.
“TÜRKİYE AÇIK HAL SERGİLEMELİ”
Türkiye’nin dış siyaseti, hiçbir ayrım gözetmeden kimlik çatışmalarının önüne geçmeyi ve barışı önceleyen bir diplomasi yürütmeyi temel almalıdır. Türkiye, bölgedeki aktörlerle olan münasebetlerini gözden geçirmeli ve bu çeşit insan hakları ihlallerine karşı açık bir hal sergilemelidir.
Bugün yaşananları görmezden gelmek, gelecekte daha büyük acıların yaşanmasına neden olabilir. Bizlerin vazifesi, bu coğrafyada istikrarın sağlanmasına katkıda bulunmak ve milletlerarası hukukun gereğini savunmaktır.
Bu katliamların karşısında susmak, insanlık vicdanına sırt çevirmektir. Lazkiye’de Suriye’nin kadim halklarına yönelik gerçekleştirilen katliamları ve işlenen insanlık cürümlerini şiddetle kınıyorum. Herkesin inancını özgürce yaşayabildiği bir tertip, fakat barış ve adaletle mümkündür.”