2022 yılının Şubat ayında Diyarbakır’da devriye halinde olan jandarma takımları, park halindeki bir arabaya yaklaştı. Jandarma takımları, araç içerisinde bir bayan ile bir erkeğin alt tarafları çıplak vaziyette olduğunu fark etti. Kimlik denetiminde E.E. isimli erkek ile, N.E. isimli bayanın baba – kız oldukları ortaya çıktı.
Olay ile ilgili tutulan tutanakta babanın “İşlem yapmayın” diyerek kendine ziyan vermeye çalıştığı, olay tarihinde 25 yaşında olan N.E.’nin ise ağlamaya başladığı kayıt altına aldı. Tabiri alınan N.E, son 3-4 yıldır babası E.E.’nin kendisine dokunarak cinsel atakta bulunduğunu söyledi.
E.E. tabirinde şu sözleri kullandı:
“Arka koltukta bulunduğumuz sırada kızımla öpüştük. Yaptığım yalnızca bu kadardır. Mutlaka bedenimin alt kısmı çıplak değildi. Öpüştüğümüz sırada o aracın bir kapısına dayalı vaziyette olduğu için ben de biraz üzerine çıkmış üzereydim. Bu 2-3 yıllık süreçte çok sefer kızımla öpüşmüş olabilirim. Fakat ortamızda bundan öte bir cinsel hareket olmadı. Araçta onun da üzeri giyinikti. Onu zorla öpmedim. Onun da isteğiyle öpüştük.”
E.E. hakkında, “basit cinsel saldırı” kabahatinden dava açıldı. E.E., tutuklandı ve 13 yıl mahpus cezası aldı. Argümanlara nazaran N.E baba tarafı akrabaları tarafından ‘yapılan baskı sonucu’ tabirini değiştirdi ve babasının kendisine cinsel hücumda bulunmadığını, kendi isteği ile olayın gerçekleştiğini, babasından hoşlandığını söyledi.
E.E. de “araçta yakalandığı sırada yalnızca öpüştüğü” istikametindeki tabirini geri çekti ve yeni ehliyet alan kızına araç sürmeyi öğrettiğini tez etti. Mahkeme, E.E. hakkında “delil yetersizliğinden” beraat kararı verdi.
CİNSEL ATAĞIN ÇOCUKLUKTAN BERİ SÜRDÜĞÜNÜ SÖYLEDİ
Beraat kararından sonra eşi S.E., E.E.’ye boşanma davası açarak boşandı. Anne S.E., kızının cinsel atağın 7-8 yaşından beri devam ettiğini anlatması üzerine harekete geçti. Anne S.E., kızını da alarak eski eşi hakkında ikinci kere şikayette bulundu. E.E., hakkında bu defa “çocuğa cinsel istismar” hatasından dava açıldı. Lakin E.E., yine “delil yetersizliğinden” beraat etti. Dava istinafa taşındı.
KRT’ye konuşan N.E. yaşadıklarını anlattı:
“Ben sesimin duyurulmasını istiyorum. Ben adalet yerini bulsun istiyorum. Ben öteki hiçbir şey istemem. Çocukluktan itibaren başlayan bir şeydi bu. Şu an 28 yaşındayım ve 25 yaşıma kadar yani 18 yıl boyunca bu devam etti. Çok söylemek istedim lakin söyleyemedim.
Devegeçidi yakınlarında bir yerde durdu. Tekrar bana o atakta bulunurken devriye gezen jandarmalar otomobile ışık tuttu. Bizi fark ettiler. Jandarmalar geldi. Kimlik denetimi yaptı. Kim bu dedi? Ben de babam dedim. Jandarmalara yalvarıp hani beni burada öldürün lakin tutanak tutmayın diye yalvardığını da biliyorum.
Kendi annesi, babası, bütün bavullarını toplayıp meskene getiriyorlar. Olağan bundan sonra annem aslında kabul etmiyor katiyen. Bizi tehdit ediyor. Silahlı fotoğraflar gönderiyor.
Ben burada rahat değilken, ben olduğum yerde rahat değilken, ben dışarıya rahatça çıkıp gelemiyorken, meskenime rahatça gelemiyorken, onun dışarıda bu türlü rahat rahat gezmesi benim canımı acıtıyor. Ben sesimin duyurulmasını istiyorum. Ben adalet yerini bulsun istiyorum.”
N.E.’nin avukatı Mücahit Yüknü ise şu tabirleri kullandı:
“Tekrar dava açıldı. Kardeşleri de mağdura tanıklık yaptı. Annenin tanıklığıysa kabul edilmedi. Aile ortasından hasımlığın olduğu lisana getirilerek beraat kararı verilmiştir. Hasımlık olarak baz aldığı temel bahis ise anne ve babasının boşanmış olmalarıdır. Aile durumunu öğrendikten kaynaklı olarak mağdurun annesi babasıyla olan evliliğini bitirmek kararı almıştır. Diyarbakır 6. Ağır Ceza Mahkemesi bu durumu göz önünde bulundurmamıştır. Bu durum hukuka terstir.”
Beraat eden ve pişkince görüntü çeken E.E. ise şöyle konuştu:
“Şimdi bekleyeceğiz mecburen o kağıt mı gelecek? Gelsin kağıt da gelsin. Zahmet yok. Ne diyelim valla benden taraf hakkım hepinize helal. Ha siz helal edersiniz etmezsiniz o sizin probleminiz. Benim kimseye bir şeyim yok. Bir kırgınlığım, bir kinim, bir şeyim yok. Herkes istediği hayatı yaşayacak bundan sonra.
Tamam mı? Allah yolunuzu açık etsin ne diyeyim. Öbür yapacak söyleyecek bir şey yok zati. Hakkımızda ne iyisiyse o olsun.”
