MHP lideri Devlet Bahçeli’nin terör örgütü PKK başkanı Abdullah Öcalan’a yaptığı ‘Meclis’te konuşsun’ daveti ile başlayan İmralı süreci, örgütün tartışmalara neden olan tabirlerle yayımladığı silah bırakma ve fesih bildirisi ile devam etti.
Örgütün, terör hareketlerine başlamasına neden olarak ‘Türkiye’nin tapu senedi’ olarak kabul edilen Lozan Mutabakatı ve 1924 Anayasası’nı göstermesine reaksiyonlar sürüyor.
PKK’NIN FESİH BİLDİRİSİNE EN SERT REAKSİYON CUMHUR’UN İÇİNDEN GELDİ
PKK’nın bildirisinde tartışılan tabirleri eleştirenlere reaksiyon gösteren AKP MKYK Üyesi Orhan Miroğlu, destek çıkarken parti kurmaylarının bu tabire değil, eli silahlı örgüt üyelerinin birinci sefer kullandıkları tabirlere odaklanarak örgütün olumlu gelişiminin üzerinde durulması gerektiğini söylediği kulislerden sızdı.
Cumhur’un ortağı BBP Genel Başkanı Mustafa Destici ise terör örgütü PKK’nın fesih ve silah bırakma kararına KCK, PYD ve YPG başta olmak üzere başka ögeleri kapsamadığını savunarak sert çıktı.
Partisinin genel merkezinde düzenlediği basın toplantısında konuşan Destici, “Bildiri, yeni anayasa vurgusunun yanında, Türkiye Cumhuriyeti’ne yeni bir isim belirleme hadsizliğini de içerisinde barındırıyor. Elbette ki onlar hayal edecek, hayal görecek” dedi.
“HAYALLERİNİ ZİNDANA DÖNÜŞTÜRECEĞİZ”
Terör örgütü PKK’nın fesih ve silah bırakma kararını pahalandıran Destici, şöyle konuştu:
“Bildiri, yeni anayasa vurgusunun yanında, Türkiye Cumhuriyeti’ne yeni bir isim belirleme hadsizliğini de içerisinde barındırıyor. Elbette ki onlar hayal edecek, hayal görecek. Biz ise onların hayallerini zindana, düşlerini kabusa dönüştürmeye devam edeceğiz.Şimdi soru şu, terör örgütü PKK kendini fesih mi etti, yoksa ismini ve usulünü değiştirerek çabayı öbür bir evreye mi taşımaya çalışıyor?” sözlerine yer verdi.”
“Dolayısıyla terör örgütü topyekun silah bırakmıyor, kendini topyekun fesih etmiyor. Bu gerçeği görmemezlikten gelemeyiz. Örgüt, silahlı uğraşın geldiği çıkmazı görerek devletimiz karşısında Türkiye sonları içinde diz çökmüş, siyasal alanda durum almaya çalışmaktadır. Bu dönüşüm bir tahlil değil, bize nazaran stratejik bir harekettir.”
Bölücü zihniyetin meşrulaşması, milletimizin birliği ve ülkemizin bütünlüğü için büyük bir tehdittir. ‘Demokratik çözüm’ ismi altında dayatılmaya çalışılan şey, Türkiye Cumhuriyeti’nin temel niteliklerinden vazgeçmesidir. Yani siyasi ve etnik bölücülüktür. Silah bırakma sürecinin baştan sona takipçisi olacağız. “
