Tedavi gördüğü hastanede vefat eden ses sanatkarı, bestekar, kelam muharriri ve sinema oyuncusu Ferdi Tayfur için Atatürk Kültür Merkezi’nde merasim düzenlendi.
Törene katılan İlkan, yaptığı açıklamada, Tayfur ile uzun yıllar süren dostlukları olduğunu belirterek, “40 yıllık mazimizi bir arada nefes nefese yaşadığımız bir insandı. 25 yıllık sanat yılımız birlikte geçti. En acılı, en memnun, en kederli, en sevinçli günlerimizi sabah, öğlen, akşam demeden saatlerce bir arada paylaştık. En hoşu de 100’e yakın müzikte daima birlikte olduk. Daima bir arada konserlere gittik, yurt dışına, yurt içine, ülkemizin tüm hoş kentlerine gittik. O şu an kalbimizde.” diye konuştu.
“BİZİM DE GÖZLERİMİZ AÇIK”
Birkaç gün evvel Antalya’da görüştüklerini lisana getiren İlkan, Tayfur’un “Yeni müziklerde kesinlikle buluşacağız.” dediğini aktararak, şunları kaydetti:
“Bunu birinci defa size söylüyorum. Birkaç hasreti vardı. Bunlardan biri hiç ‘baba’ diyememekti. Babasını erken kaybetmişti. Hiç ‘öğretmenim’ diyemedi. Gözleri açık gitti. Zira bir çantası, bir okul sırası, bir kalemi, kağıdı olmadı. Daima bunun hasreti içindeydi. Artık daha enteresan bir şey söyleyeceğim. Tahminen en geç bir ay içerisinde Adana’da Sarıçam Belediyesi’nin hazırladığı, harika bir kültür sanat müzesi var. Ferdi Tayfur Sanat Müzesi’nin kurdelesini kesecektik. Hiç olmazsa bir, iki ay kadar daha yaşayabilseydi. yaşarken onun için açılmış bu süper müzeyi görebilseydi diyorum. Bizim de gözlerimiz açık fakat onu yaşatacağız müzikleriyle.”
“HAYATININ DÖNÜM NOKTALARINDAN BİRİYDİ”
İlk Gülhane konserinin unutulmaz anılardan biri olduğunu değinen İlkan, şöyle konuştu:
“Bir pazar günü için, birinci gece, birinci teklifi Ferdi Tayfur’a yapmışlardı. Yaklaşık 8-10 yıldır sahneye çıkmıyordu. Onu Tarabya’dan aldık. Bizim o vakit müdafaalarımız yok. Arabayı ben kullanıyorum. Sağda Ferdi Tayfur. Birinci kere Gülhane’de konsere çıkacak, 7-8 sene sonra. Sirkeci’ye vardığımızda, Gülhane’den Sirkeci’ye hakikat gelen bir kalabalık gördük. Ferdi Tayfur büyük bir acı ve şaşkınlık içinde, üzülerek bana döndü, ‘Görüyor musun, galiba unutulmuşum. Bak, beni beklemiyorlar. Beşerler, geri dönüyor.’ dedi. Bu ortada avukatı Bülent’i gördü. ‘Bülent sen de mi beni beklemiyorsun, gidiyorsun? Nasıl yaparsın bunu bana?’ dedi. Büyük acı, ıstırap ve şaşkınlık içinde, hiç kimsenin olmadığını, konserinin boş olduğunu sanıyordu. Avukat Bülent dedi ki ‘Ferdi abi girebiliyorsan sen gir. Biz giremedik.’ Şaşırdık yaklaştık 100 bine yakın insan meğerse Ferdi Tayfur’u bekliyormuş. O kalabalık, geri dönenlermiş. O üzüntü bir anda, sevince dönüştü. Birbirimize sarıldık ve oradan telefonlar açarak, ambulanslarda polis otomobilleriyle içeri girmiştik. Fevkalade bir konserdi. Gülhane konserlerinin birinci başlangıcı bu türlü olmuştu. Birinci açılışı yapmıştı. O da bu kadar büyük kalabalık beklemiyordu. Hayatının dönüm noktalarından biriydi. Çok memnun bir günümüzdü. Bugün de en acılı günümüzde, o memnun günü anarak teselli buluyorum. Ömür uzunluğu kalbimizde yaşatacağız. Son yazdığımız müzikte olduğu üzere, ‘Bir gün gitsen bile hatıran yeter’ diyorum. Onun anısı, ismi, şanı yaşayacak, inanıyorum.”
