Gazeteci Tolga Şardan, geçtiğimiz günlerde Bilgi Teknolojileri ve Bağlantı Heyeti’nde (BTK), ülke genelinde tüm e-imza kullanıcılarının şifrelerinin saklandığı data havuzun patlatıldığını, olayla ilgili incelemenin başlatıldığını yazmıştı. Kelam konusu yazı ülke gündemine oturunca BTK da jet bir açıklama yayınlayarak argümanları yalanlamış, haberle ilgili cürüm duyurusunda bulunduğunu açıklamıştı.
BU YAZININ AKABİNDE GÖZALTINA ALINIP ÖZGÜR BIRAKILMIŞ
Şardan, bu yazısının akabinde yapılan hata duyurusunun akabinde savcılık talimatı ile iş yerinden sivil polisler tarafından gözaltına alındığını açıkladı.
Bugünkü yazısında, son yazısının akabinde başına gelenleri açıklayan Şardan, gözaltı sırasında polisin çekim yaptığını ve ‘meraklı’ bakışlar ortasında evvel sıhhat denetimine akabinde da savcılığa götürüldüğünü yazdı. Son yazısında sav ettiği e-imza şifresi havuzunun patlatıldığı bilgisinin ardında olduğu sözü verdiğini söyleyen Şardan, savcılık tarafından yurt dışına çıkış yasağı ile mahkemeye sevk edildiğini, mahkemenin de bu tarafta karar verdiğini açıkladı.
Şardan’ın gözaltına alınıp hür bırakıldığını açıkladığı yazısının ilgili kısmı şu formda:
Gazetecilerin, uğradıkları haksızlıklar karşısında meslektaşlarının haberlerini yapmadıkları gün kalmadı neredeyse.
Bu satırların muharriri da cuma akşamı mesai sonrasında saatlerini Ankara Adliyesi’nde geçirdi bir defa daha.
Avukatlar ve T24 Ankara Bürosu’ndaki mesai arkadaşlarımla birlikte geç saatlere kadar adliye koridorunda olmamın sebebi, başlatılan yeni bir isimli soruşturmaydı.
Soruşturmanın konusu, Büyüteç’teki son yazıydı.
Yazıdaki bilgilere rağmen BTK, esasen “yazıyı kaleme alan hakkında cürüm duyurusunda bulunacağını” şimdi tıpkı günün birinci saatlerinde açıklamıştı.
Elbette kelam konusu yaklaşımda bir sorun yok. Kurumun doğal hakkı! Sistemin olağan akışı çerçevesinde adliyeye yapılacak kabahat duyusu sonrasında önümüzdeki günlerde savcılığın yolunu tutmak zaruriydi.
Fakat savcılık, daha evvel yaşanan benzerleri üzere lokal polis üniteleri üzerinden telefonla davet etmek yerine, Ankara Emniyeti’ne gönderdikleri talimatla “esnek gözaltı uygulaması” olarak bilinen “mevcutlu” biçimde polisçe hazır bulundurulmamı tercih etmişti.
İki yıl öncesinde yaşadığım tecrübeyi hatırlayarak hareket ettim doğal olarak. Mevcutlu almaya gelen sivil polis grubuyla, T24’ün ofisinin bulunduğu iş merkezinden yeniden polisin yaptığı kamera kayıtları ve meraklı bakışlar eşliğinde evvel sıhhat denetimi için hastaneye, oradan da savcılığa götürüldüm.
Avukatlar nezaretinde savcılık ifadeyi aldı. Avukatlar, görüşlerini tutanağa aktardı. Yeri gelmişken, BTK’nın karşı ve yalanlayıcı açıklamasına karşı bu satırların muharriri olarak Büyüteç’teki bilgilerin yanlışsız olduğu görüşümün ardında durduğumu belirteyim.
İşlem sonucunda, savcılık belgeyi “yurt dışına çıkış yasağı” talebiyle mahkemeye sevk etti. Mahkemenin savcılık kararına uymasıyla geç saatlerde, “tutuklamanın bir alt kararı yurt dışına çıkış yasağı” kısıtlamasına sahip bir gazeteci olarak adliyeden ayrıldım.
